Kafası karışıktı
Olmuyor
Kendisini kuşatan çelik zinciri kıramıyordu
Her gün umutlanıyor, bu defa tamam diyor, bir süre sonra hiçbir şeyin değişmediğini anlıyor
Üzülüyordu
“Allah’ım ya beni kurtar, ya da canımı al” diye mütemadiyen yalvarıyor, dua ediyor, bir an önce kurtulmanın yollarını arıyor, bulamıyor, bulamayınca da sinirleniyordu.
Fakat
Sinirlenmenin de yararsız olduğunu biliyor lakin kendine söz dinletemiyordu.
Kimi zaman
“Allah büyüktür. O, bir kapıyı kapatsa başka kapıları açar” diyerek kendi kendini teskin etmeye çalışıyor
Kendini bırakmıyor
Yaşama tutunmaya çalışıyor
Düşmemek için direniyor
Olumsuz düşünceleri beyninden kovmak, onlardan kurtulmak istiyor
Çabalıyor, çabalıyordu
Kendisi kötü biri değildi, bunu biliyor
İnsanlara yardım etmeyi, onların sorunlarını dinlemeyi, dinlediği bu sorunlara çözüm üretmeyi seviyor, ihtiyacı olanların yanında olmak ona ayrı bir huzur veriyordu.
İşte o zaman bir nebze kafası duruluyor
Gözlerini açıyor
Etrafına iri gözlerle bakıyor
Onları süzüyor
Hayatın ne olduğunu anlamaya çalışıyordu
‘Böyle gelmiş, böyle gitmemeli’ diyor, kendini teskin etmenin bin bir yolunu deniyor
Bulamıyor
Huzursuzluğu artıyor
Başı düşüyor
Ve kendini bırakıyordu…
Ne yapacağına bir türlü karar veremiyor, kötü düşünceler beynini kaplıyor, içi daralıyor
Nefes alamıyor
Boğulur gibi oluyor, hemen kalkıyor, elini yüzünü yıkıyor, soğuk suyun olumlu etkisinden, teskin gücünden yararlanmayı deniyor, rahatlamak istiyordu…
Hayat acımasız mıydı?
Hayır!
Hayatın acımasız olduğuna inanmıyor, bu düşüncenin yanlış olduğunu çok iyi biliyor
Huzursuzca kıpırdanıyor
Varlığını hissettiği darbelerden kaçmanın çarelerini arıyor
Tükenmişlik içinde
Sessiz ve derinden ağlıyor
“Sen büyüksün, merhamet et ya Rab!” diyerek
Elleri kendiliğinden gökyüzüne doğru açılıyordu…