“Yanlış olan sensin

  Hayır, yanlış olan senin söylediklerin, ben doğruyu söylüyorum”

  Yukarıdaki diyalog her gün ve sıklıkla rastladıklarımızdan biridir.

  Herkes kendi fikrinin doğru olduğunu iddia eder

  İyi de

  Tüm fikirler aynı anda doğru olamaz ki…

  Aynı zaman diliminde, aynı konuda sadece tek bir doğru olabilir

  İki kere ikinin karşılığı dörttür, dört hariç diğerleri doğru değildir.

  Bu gerçek ortada dururken söylediklerimizin doğru olduğu iddiasında nasıl bulunabiliriz?

  Hoca Nasrettin kadıdır

  Bir davada önce davacıyı, sonra da davalıyı dinler, anlatılanlara bakarak her ikisine de sen haklısın der. Karısı bu durum karşısında isyan ederek Hoca’ya çıkışır;

  “Hoca, her ikisine de haklısın dedin, ikisi haklı olamaz ki, ancak biri haklıdır” der…

  Hoca istifini bozmaz;

  “Sen de haklısın hanım” der…

 Evet, doğru tektir

  Fakat doğru olduğu iddia edilenlerin sayısı ise tek değildir, çok fazladır…

  O halde doğru hangisidir? Ya da nasıl keşfedilecektir?

  Doğruyu ortaya çıkaracak olan zamandır, zaman doğruyu öne iterken yanlışlar silinip gidecektir.

  Doğrunun ‘ölçüm taşı’ zamandır

  Sabırsız olan bizler, kendi söylediklerimizin doğru olduğundan o kadar eminizdir ki, diğer düşüncelerin varlığına tahammül edemeyiz.

  19. Yüzyıl’ın başlarında ‘sosyalizm’ ortaya çıkmış, yoksul halk kitlelerine umut olmuş, milyonlarca insanı peşinden sürüklemiş, nice acı ve ölümlere yol açmıştır.

  O zamanın militanlarına göre sosyalizm mutlak doğru idi

  Ve tartışılamazdı

  Sosyalizm karşıtları ise faşist ve emperyalist uşakları idi…

  Ta ki bu keskin fikir ve ideoloji 1990’lı yıllara kadar devam etti ve büyük bir gürültü ile de yıkıldı… Sosyalizmin yanlış olduğu, insan fıtratına uymadığı böylece ortaya çıkmış oldu.

  Bu ideoloji yüzünden binlerce insan öldürüldü, nice ocaklar söndü, nice acılar çekildi.

  Çok geriye gitmeye gerek yok, ülkemizde de 70’li yıllarda binlerce gencimizi, bu yanlış ve sapkın ideoloji yüzünden toprağa vermedik mi?

  O yılların sol militanları, sosyalizmin mutlak doğru olduğuna inanıyor, bu yolda canlarını feda edebiliyorlardı.

  Fakat doğru sandıkları şey ‘yanlıştı’

  Bu hiç düşünülmedi

  Bu günde düşünülmemekte, fikirlerimiz ve davranışlarımızın doğruluğu ‘katı bir biçimde’ savunulmaktadır…

  Katı olmaya gerek yok

  Haydi hoşgörüye

  Haydi, birbirimizi dinlemeye…