KARANLIK GÜN

   27 Mayıs sabah saatlerinde darbe yaptılar.

   Milletin iradesini yok saydılar.

   Milletin vermediği bir yetkiyi kullandılar.

   Cumhurbaşkanı gözaltına alındı.

   Başbakan tutuklandı.

   Milletvekilleri tutuklandı.

   İç işleri bakanı Namık Gedik gözaltında ölü bulundu, cesedi gösterilmedi, açılmadı, incelenmedi, otopsi yapılmasına izin verilmedi, öylece defnedildi.

   Yüzlerce hâkim savcı görevden alındı.

   7 000 subay ordudan atıldı.

   TBMM feshedildi.

   Partiler kapatıldı.

   Dernekler kapatıldı.

   Binlerce insan tutuklandı, hapse atıldı, işkenceler yapıldı, psikolojik işkencenin her türü denendi.

   Hak hukuk ayaklar altına alındı.

   Öğretim görevleri üniversitelerden atıldı.

   Dönemin genelkurmay başkanı tutuklandı.

   Tüm bunlar neye dayanarak yapıldı?

   Hangi kanunun hangi yetkisine dayanarak yapıldı?

   Kim adına yapıldı?

   Bu sorular sorulmadı.

   Bu soruların cevabı asla verilmedi.

   Üstelik tüm bu hukuksuzluğun yapıldığı gün ise “hürriyet bayramı” olarak ilan edildi.

   Yıllarca bu “zorlama, hukuksuz bayramın kutlanması” için insanımız zorlandı.

   Birçok kişi idama mahkûm edildi.

   Hangi sebeple?

   Hangi suçla?

   Kim tarafından?

   Hangi yetkiyle?

   Bu soruların cevabı yok.

   Verilmedi.

   Bunun cevabını tarih verecek.

   Cumhurbaşkanı, başbakan ve birçok bakan idamla yargılandı, idama mahkûm edildi.

   Başbakan ve iki bakanı idam edildi.

   Türk insanı bu kadar kanunsuzluğa layık değildir.

   Tüm bunun sorumluları “gıyaplarında” yargılanmalı, hak ettikleri cezalara çaptırılmalıdır.

   Tarihin bu karanlık sayfası aydınlatılmalıdır.

   Bu bir görevdir.

   Bu görev bizleri beklemektedir.

   Tabii bu acıyı çeken insanlar da beklemektedir.