UNUTULAN BİR DAYANIŞMA GELENEĞİ; EKİN KURTARMA

Doç. Dr. Faruk GÜÇLÜ

Biçerdöverin henüz olmadığı dönemlerde köylerde insanlar yaklaşık bir ay süren bir süre için gece evlerine dahi gelmeden tarlada yatarak ekin biçerlerdi. Banyo gereksinimlerini ekin tarlalarının yanında bulunan pınarlarda ya da akarsularda karşılarlardı. Kendisine ait ekin biçme işini tamamlayan köylüler yakınlarına ve komşularına yardım ederek onlarında ekinlerini biçme işini tamamlamalarını sağlarlardı. Bu karşılıksız dayanışma ve yardımlaşmaya “ekin kurtarma faslı” denirdi. Ekin biçme işini tamamlayan ırgatlar türküler söyleyerek tarladan evlerine dönerdi.

At ya da eşek sırtında köye dönen ırgatlar birbirleri ile de şakalaşırlardı.” Atalım atalım kimi kimin üstüne atalım” şeklinde sözler söylerlerdi.

Ekin biçme işleminden sonra(genelde Haziran ve Temmuz ayları) yaklaşık bir ay süre harman süreci başlardı. Ekin biçme dönemine ırgatlık ayı denirdi. Gün dönümü yani yirmi Haziran ile başlayan süreç harmanların kaldırıldığı Ağustos ayı sonuna kadar devam ederdi. Köylüler için en zor yaz aylarıydı bu aylar.

Ekin biçme işleminin de kendine özgü sözcükleri vardı. Bunları kısaca anımsayacak olursak;

IRGAT ; Köylerde tarla da çalışan özellikle de ücretli çalışan insanlara verilen isimdir.

ORAK : Ağaç saplı, keskin ağızları bulunan yarım ay şeklinde oval ekin biçme aletidir.

ELLİK : Ekin biçme esnasında orağın parmağı kesmemesi için parmaklara takılan tahta ve aliminyumdan yapılan parmaklıklardır.

KALIÇ(GALIÇ) : Küçük orak, özellikle arpa biçme de kullanılır.

YIĞIN: Biçilen ekinlerin demekler halinde toplanarak bir yere yığılmasına verilen isimdir.

Görünün odur ki; bir süre sonra bu geleneksel dayanışma türleri ve ergonomik araçlar unutulmaya yüz tutacaktır.

Biçerdöver icat oldu, ırgatlık ve harman bitti. Böylece bir dayanışma geleneği daha tarihe karıştı.