Dr. Faruk GÜÇLÜ

“Bozkırın tezenesi” ya da kendi deyimi ile “garip” bir Neşet Ertaş gelip geçti dünyadan. Ortaanadolu kültüründe ve ülkemiz kültüründe derin izler bırakarak. Felsefe ve sosyoloji alanında eğitimi olmamasına rağmen Neşet Ertaş öldüğünde sanki ciddi bir filozofunu kaybetmişti ülkemiz

Neşet Ertaş’tan geriye kalan özlü sözlerden bazılarını anımsayacak olursak;

-Biz doğduğumuzdan beri yoksulduk. Varlığı görmedik ki yoksulluktan şikayet edelim

-Özü gülmeyenin yüzü güler mi?

-Can yakıp da kalp kırma. Senin de gül benzin solacak bir gün.

-Uyku girmez gözüne, gönlü viran olanın.

-İlimsizlik bilgisizlik yüzünden. Cehalet hortlayıp çıkar mı çıkar?. Sevgisizlik saygısızlık yüzünden İnsan insandan bıkar? mı bıkar.

-Kadın insandır. Biz erkekler ise insanoğlu,

-Kendi kendisinden utanmayan, yeryüzünde hiç kimseden utanmaz.

-Denizi seyretmek gibidir bozkırda gökyüzünü seyretmek.

-Namerde muhtaç olmayacak ve ömrünü tamamlayacak şekilde bir ekmek parası lazım. Bunun fazlası, fazladır. İnsan tam ömre göre ölçmeli onu. Bugün son ekmeğini yiyip ölmeli, artan bir şey kalmamalı. Eğer ben öldüğümde bir çuval unum kalmışsa, ben suç işledim demektir.

-Gönül kimi severse, aşk onda güzeldir.

-Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur!

-Kusur görenindir.

-Gurbette olanların hiç biri mutlu değil ben mutluyum diyene rastlayamazsın. Neden? Gurbet herkesin içinde taş gibidir.

-Sevgi dünyasına yalan girmez. Gönülden sevmeyen hakka eremez.'

-Akordu bozuk sazdan , ağzı bozuk kızdan , Menfaati için seni silen dosttan hayır gelmez.''

-Ağaçtan düşen yaprak nasıl kurumaya mahkumsa, Gönülden düşen insan da unutulmaya mahkumdur.