MİLLİ EĞİTİM BAKANI’ NA  AÇIK MEKTUP, DİLEKÇE

Sayın Bakan,

Eğitim zor iştir; sabır gerektirir.

Dünyanın her yerinde bu böyledir de, büyük bir ülke olan Türkiye’de eğitim katmerli olarak zordur ve ermiş sabrı ile bile sorunları çözmek güçtür, fakat olanaksız değildir.

Sayın Bakan,

Ben 1947’liyim. Nevşehir Lisesi’nden 1964’te mezun oldum. Edebiyat kitaplarımızın yazarı Nihad Sami Banarlı idi. Zannediyorum, çok daha iyi yazarların eserleri mevcut olduğu halde, o dönemde Bakanlık’ta  etkili ve yetkili karar verme mevkilerinde rahmetli Banarlı’nın öğrencileri vardı ki, bu kitap liselerde zorunlu olarak okutuluyordu ve başka bir seçenek de yoktu.

Aradan yıllar geçti. Günümüzde yaşları 50 ve 46 olan mimar oğullarım Elazığ ve Diyarbakır Anadolu liselerinde yine Banarlı’nın kitaplarını izlediler ; mezun oldular.

Yıllar geçmiş aradan. Edebiyat dünyamız genişlemiş, nice nice yeni yazarlar ürün vermişler ve hala Banarlı’nın 1950 ortalarında seçtiği metinler ders kitaplarında yer alıyor…Bu, çağı izleyememek, gelişmelere kulak tıkamak, ilgilenmemek  demektir.

Sayın Bakan, Ben edebiyatçı değilim. DTCF mezunuyum; Coğrafya eğitimcisiyim. Ortaokullarda sosyal bilgiler, liselerde coğrafya dersleri verdim. Yeterli eğitimci olmadığından Türkçe derslerine de girdim. Resim, edebiyat, din kültürü ve ahlak derslerine de. 45 yıl süren eğitimciliğimin 38 yılında üniversitelerde görev yaptım. Eğitim fakültesi’nde sınıf öğretmeni, sosyal bilgiler, coğrafya öğretmeni yetiştirmede çaba gösterdim. Arkeoloji-Sanat Tarihi  bölümlerinde de dersler yürüttüm.

2014 Martta yaş haddinden emekli oldum. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dekanlığı’nın çağrısı üzerine 2017 Bahar Yarıyılı’nda da yine bir dönem dersler verdim.

Sayın Bakan,

Uzun yazıları okumak için ne vaktiniz vardır ne de sabrınız. Fakat, bu yazıyı bir danışmanınızın okumasını ve size özetlemesini isterdim.

Merhum Nihad Sami Baharlı’ya dönelim. Yıllar ve yıllar boyu liselerde Edebiyat kitaplarında tek ad idi. Fakat, 62 yıldır görüştüğüm, yarenlik ettiğim tek bir kişi bu kitaplardan yararlandığını anlatmadı.

‘’ Ben, Banarlı’nın kitaplarını okuyarak Türk ve dünya yazarlarını tanıdım,’’ diyen tek bir aydın insanla karşılaşmadım.

‘’ Ben Banarlı’nın kitaplarından esinlenerek şair oldum,’’ diyen de çıkmadı.

‘’ Ben, kompozisyon nasıl yazılır, Banarlı’nın kitaplarından öğrendim,’’ diye öğünen de karşıma olmadı.

‘’ Yazar olmamda beğenilen romanlar yazmamda  Banarlı’nın kitapları teşvik edici olmuştur,’’ diyen bir aydınla  da karşılaşmadım.

‘’ Ders kitabı olarak Banarlı’nın eserleri dışında başka kaynak yoktur. Gerek de yoktur. Onlar yeterlidir, ‘’ diyen bir öğretmen de bulamadım.

Sayın Bakan,

Genel müdürleriniz var , değil mi?

Danışmanlarınız içinde asıl görevi Türkçe-Edebiyat öğretmeni olan da vardır muhtemelen.

Peki, günümüzde liselerde edebiyat dersleri nasıl yürütülüyor? İzliyor musunuz, size bilgi geliyor mu?

Uygun zamanlarda  liselere gidip kitaplarımdan armağan ediyorum. Müdürlerle, öğretmenlerle sohbet ediyorum. Meslekte tükenmişlik, bıkkınlık hat safhada. Bunu üzüntüyle gözlüyorum.

Bir lise müdürü, öğrencilerin edebiyat dersinde de sadece test çözdüğünü, sosyal derslere ilgi göstermediğini anlatmıştı.

1960’lı yılların kitapları niteliksiz kağıda basılıyordu. Renk, fotoğraf yoktu. Günümüzde kağıt kalitesi artmıştır. Sayfalar dopdoludur…Biz Türkiye dışında Batı Edebiyatı’ndan seçme eserleri okuduk sadece. Günümüzde lise öğrencisi Balkan Yarımadası yazarlarını da, Azerbaycan şairlerini de, Tebriz ve Kerkük ozanlarını da, Türkmen, Özbek, Kırgız, Kazak, Tatar aydınlarının örnek eserlerini öğrenebiliyor.

Fakat, dersler nasıl yürüyor, yürütülüyor?

Sayın Bakan, size olumlu cümlelerle bilgi vermeyi ne kadar isterdim. Fakat, maalesef tam bir kaos- kargaşa hakim derslerde. Öğrenci cep telefonu dışında hiçbir teknolojik aygıt tanımıyor. Öğretmen otoritesi zayıflamış durumda. Bir de yeterli donanımı olmadan dersliğe giren öğretmenin öğrenci karşısındaki davranışını düşünürsek, adı anarşi-terör olmasa da, nasıl bir eğitim boşluğunun oluştuğu kendiliğinden ortaya çıkar.

Sayın Bakan,

Refik Ahmet Sevengil adını duyduğunuzu sanmıyorum. Olabilir. Herkes her yazarı tanımak zorunda değildir.

Kimdir Sevengil ?

3 kitabın yazarıdır.

1.    Eski Şiirimizin Ustaları . 1964

2.    Yüzyıllar Boyunca Halk Şairleri . 1965

3.    Çağımızın Halk Şairleri . 1967

 

Bu kitaplara dikkatinizi çekerim.

Bunlar aslında Sevengil’in TRT Ankara Radyosunda yaptığı konuşmaların kitaba dönüştürülmüş halidir ; Atlas Kitabevi yayımlamıştır üçünü de.

İlk kitapta Yunus Emre ile Yahya Kemal Beyatlı arasındaki 115 ünlü şair ele alınmıştır.

İkinci kitapta Yunus Emre’den Tokatlı Bedri’ye 102 ünlü halk şairi , eserlerinden örneklerle, hayat hikayeleriyle incelenmiştir.

Üçüncü kitapta Şarkışlalı Serdari’den Aşık Daimi’ye  89 halk şairimizin hayat hikayeleri, şiirlerinden örnekleri işlenmiştir.

Bu kitaplar neden önemlidir?

Lise edebiyat derslerine bir canlılık kazandırmak gerekmektedir. TRT arşivinde merhum Sevengil’in kendine özgü sesiyle yaptığı konuşmaların kayıtları durmaktadır. Çağımız teknolojide  çok ilerlemiştir. Bu ses bantları DVD ya da Flash bellek (USB ) olarak –set,takım- hazırlanabilir. Videolar da eklenebilir. MEB YouTube yoluyla da, hazırlanmış programları yayınlar ve Türk Dili Edebiyatı eğitmenleri bunlardan yararlanır. Öğrenciler de geniş şiir varlığımızı, divan şairlerinin eserlerini, tekke edebiyatı ürünlerini, halk şiiri örneklerini  öğrenmiş olarak, donanımlı bir aydın olarak liseyi bitirir.

Sayın Bakan,

Bunlar gerçekleşmeyecek öneriler değildir. Yeter ki, bir genel müdürünüz, bir daire başkanınız, bir eğitim teknolojisi şefiniz, bir şube müdürünüz , bir danışmanınız bu konuya ilgi duysun.

77-78 yaşında eski bir eğitimci olarak çalışmanızı umutla bekleyeceğim ;  bu ürünleri görmeyi, yararlanmayı, dört torunumun da bu eğitim gereçlerini tanımasını isteyeceğim.

Saygıyla arzediyorum.

Bu yazımın bir dilekçe ( istida, arz-ı hal ) gibi işlem görmesi de dileğimdir.

 

Emrullah Güney

Sosyal Bilgiler- Coğrafya Eğitmeni .

-       Ürgüp –

0.505.562 54 68

[email protected]