NEVŞEHİR, YUSUF EREN KAZANDI

SMA Tip 1 hastası Yusuf Eren için sağlığına kavuşması için Yurtdışındaki tedavi masraflarını karşılamak üzere bundan tam bir yıl önce ilimizde bir kampanya başlatılarak, günümüze gelindiğinde kampanya başarıya ulaştı. İnşallah Yusuf Eren de tedavi sonucunda sağlığına kavuşacaktır. Bu kampanya süresince Yusuf Eren in anne, baba, yakın akrabaları,  kurum, kuruluş yetkileri, sivil toplum yetkileri ve şehrimizden burada isimlerin yazmayacağım birçok kahramanın gayretleri ile başarıldı. Emeği geçenlere saygı duymak fedakarlıklarını kutlamak gerek. Bende emeği geçenleri kutluyorum.

Kampanya süresince birçok olumlu bakış açısını, destek olanları az veya çok demeden elini taşın altına koyanları gördük takdir edilecek davranıştı, herkesten Allah razı olsun birleri bin olsun. Kötüden örnek olmaz ama yine de burada yazmak istiyorum kampanya süresince çalışan gayret eden şehrimiz esnaflarından Ramazan Tavsamaz ın duyduğu ve işittiği ve dile getirdiği ‘‘bu çocuk için kampanya tamamlansa da yaşama şansı %2 gibi’’ söylemler son derece üzücü olsa da insanların ömrünü ancak Yüce Allah bilir. Kampanyada emeği geçenler sadece sebeptir.

Unutmayalım umut ancak hayallerle başlar, Kayı Obası Anadolu ya geldiğinde Gündoğdu, Sungur Alp obayı bölerek geri dönmüşler ancak umut ve hayalleri olan Ertuğrul Bey ve annesi Hayme Ana kendilerine gönül verenler ile birlikte Söğüt’ e yerleştiler. Gündoğdu, Sungur Alp ile birlikte hareket edenler maalesef yok oldular. Unutmayalım Ertuğrul Gazi ve annesi Hayme Ananın hayal ve hedefleri olmasaydı Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’ u fetih edebilir miydi. Hayaller, umutlar, hedefler insanları başarıya götürür.

Bu tür kampanyalarda herkesin gönül sofrasını, yürek kapısını açması gerekir. Geçmişimizde bunu örnekleri o kadar fazla ki bunlarla ilgili kitaplar yazılır ve yazılmışta.

Bir aile, geçimini sadece altın rengin de olan kağıttan sağlamaktadır. Evin küçüğü üç yaşındaki kızı bu altın renkli kağıdı bir kutuya sarıp sarmalar, bu durumu gören baba geçim kaynakları olan altın renginde ki kağıdın bir kısmının heba edilmesi durumu karşısında kızını cezalandırır. Bir odaya kapatır, baba çok üzülmekte bu kağıtlardan alacak parası yok. Ertesi gün küçük çocuğun cezası biter, kendisine çok kızan babasının yanına gelerek bir hediyesi olduğunu söyler, baba çok kızmış olsa da kızına vermiş olduğu cezanın ağır olduğunu sorgular. Hediye altın rengi ile sarıp sarmalanmış bir kutu, baba kutuyu açar, kutu boş dur. Kızgınlığı tekrar gelir ve hiddet ile kızına geçim kaynağımız kağıdı heba ediyorsun, oda yetmezmiş gibi hediye diye bana içi boş bir kutu vererek, yalan söylüyorsun.

-Baba iyi bak kutu ağzına kadar dolu, her halde sen görmedin.

-Nasıl olur kızım, halen yalan söylüyorsun, kutu boş, yalan söylüyorsun.

-Hayır baba, yalan söylemiyorum bu kutu ağzına kadar dolu, sen görmüyorsun.

-İyice sinirlenen baba, kes artık yalan söylemeyi bu kutu boş, dolu ise ne ile dolu ban göster.

-Baba bu kutunun içine ‘‘seni sevdiğimi çok çok söyleyerek, yanaklarından yüzlerce öperek’’ işte bu kutuyu doldurdum.

Baba durum karşısında çok mahcup, üzgün, yaptıklarından çok pişman ve kızına sarılır.

Ne zaman baba umutsuzluğa düşse bu kutunun kapağını açar bir miktar kızının sevgisin den bir miktar kızının yanaklarına kondurduğu öpücüklerden alır umutlarını ve hedeflerini hep ayakta tutar.

İşte Yusuf Eren kampanyasında bunları görebildik, Nevşehir den başka illerden hatta yurtdışından az, çok demeden yardım edildi, yardım edemeyen vicdanının sesini dinleyerek merhamet gösterdiler. Emeği geçen, yardım eden, yardım edemeyip merhamet gösterenlerden tekrar Allah razı olsun. İnşallah Yusuf Eren evladımızı sağlığına kavuşmasını da hep birlikte göreceğiz. 

İhsan BİÇKİN

14.04.2023